Page 282 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 282
270 Gülden Bülbüllere
Yüksel Şahin
Abdurrahim Efendim ile ilk görüşmemiz 1991 senesinde
Erzincan’da gerçekleşti. Mübarek ders alırken bana hangi vekilden
ders aldığımı sordu. Ben de “Hacı Bayram’dan” dedim. Mübarek
Abdurrahim Efendim gülerek onun meczub olduğunu, ders vermeye
yetkisi olmadığını söyledi ve sonra dersimi verdi.
Bir yıl sonra, 1992 yılının Aralık ayında Abdurrahim Efendim’i
yabancı bir ülkeden başka bir ülkeye yolcu edecektik. Yolda
ihvanların bindikleri üç araba ve Efendim’in bindiği bir araba vardı.
Bizim arabada iki kişiydik. Aramızdaki anlaşmaya göre Hazret-i
Pir’e bir süre eşlik edecek ve bir park yerinde Efendim’le görüşüp
geri dönecektik.
Yolda benzin almamız icab ettiği için konvoyu kaybettik.
Efendim o sırada diğer ihvanlarla bir park yerinde görüşmüş ve
ihvanlar geri dönmüşler. Biz konvoyu göremedik ve onları
yakalamak isterken diğer ülkenin gümrüğüne kadar gitmişiz. Burada
yol tek şeride indiği için geri dönmemiz de mümkün değildi.
Gümrük polisi ve askerler gelenleri kontrol ediyorlardı. Bizim
yanımızda da ne bir kimlik ne bir pasaport vardı. O hâlde
yakalanırsak ülkeye kaçak girmekten işlem yaparlar ve istedikleri
kadar da içeride tutarlardı.
Kontrol sırası bize geldi. Biz şaşkın bir şekilde arabada
oturuyorduk. Fakat adamlar sanki bizi hiç görmüyorlardı. Bize
bakmadılar ve biz gümrükten geçip arabayı park ettik. Biraz sonra
Efendim teşrif etti ve güler yüzle bizleri yanına çağırdı. Elini öptük.
O da cebinden iki tane cam şeker çıkarıp bizlere verdi ve:
˗ Sizler artık beklemeyin, güle güle geri gidin.
buyurdu. Efendim Hazretleri bu olayda olduğu gibi Avrupa’da
bizlere velayetinin kanatları altında öyle demler yaşatıyordu ki her
anımız olağanüstü zuhuratlarla geçiyor ve gurbet hayatımız bize
cennet gibi geliyordu.