Page 44 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 44
32 Gülden Bülbüllere
Sonra bir de Rum Kralı’ndan bir elçi gelmiş. Hazret-i Ömer’in
parmakları çamurluymuş, duvar yapıyormuş. Rum kralının elçisi de-
miş ki:
˗ İşte, kralın istekleri bunlar.
˗ Git, o kralınıza söyle, yerinde otursun. Parmaklarımı tutar,
onun gözlerini çıkarırım.
Oradan o çamurlu parmakları gitmiş, Rum Kralı’nın gözlerine
batmış, gözlerini çıkarmış.
***
Cenab-ı Hakk: “Ve lekad kerremna Benî Ademe” ayet-i kerime-
sinde buyuruyor: “Biz kerameti insanlara verdik.” Ama tasavvuf bu
kerameti kemalat olarak kabul etmiyor, “kemalat mahviyettir, yok-
luktur” diyor. Keramet de bir varlıktır, ondan da geçmek lazımdır.
Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri’nin zamanında vaktin padişahı mü-
bareği duymuş. Cüneyd-i Bağdadî büyük bir ulema, evlad-ı Re-
sul’denmiş ve bir tarikat reisiymiş. Ziyaretine gitmek istemiş, vezi-
rine demiş ki:
˗ Vezir! Yabandan, haşarattan yabani bir hayvan tut. Onu bir
gizli kaba koyup götürelim. Ona şeyh, veli diyorlar. Onu bir
deneyelim bakalım, veli midir değil midir?
Vezir adamlarını göndermiş, bir kertenkele yavrusunu tutturmuş.
Küçük kertenkele… Yılana benziyor. Bir kutunun içine koydurmuş.
Padişah bunu cebine koymuş, veziriyle beraber gitmişler.
Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri’ne “Padişah geliyor!” demişler. O
zamanın padişahları da “Ulu’l-emr” emrine göre olan padişahlar-
danmış. Cüneyd-i Bağdadî’yi ziyaret etmiş, görüşmüşler, oturmuş-
lar. Hâl hatır ettikten sonra padişah;
˗ Efendim, sizi bize büyük bir veli olarak tanıttılar, ziyareti-
nize geldik. Ama bizim de sizin büyük bir veli olduğunuza
tatmin olmamız için size bir hediye getirdik.
deyip cebinden kutuyu çıkarıyor: