Page 84 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 84
72 Gülden Bülbüllere
Naim Akkaş
Nasıl anlatayım ki benim paşam, anlatamıyorum. İlk yıllarda kı-
yamet gibi olağanüstü hâller oldu. Ama şu anda aklımdakileri anla-
tayım:
1973’te Paşam Hazretleri buyurdu ki:
˗ Benim sultanım. Ben ihtiyarladım da, bundan sonra Kele-
riç’e gidin.
Ben de o zamana kadar Efendim’i hiç tanımıyordum. Gardaşla-
rımızla Keleriç’e gittik. Keleriç’te o kapıyı açtık, içeri girdik ki Ke-
leriç yok oldu ve Efendim Hazretleri bize dört dörtlük Muhammed
(sav) olarak gösterildi. Sanki Resulullah Efendimiz (sav) hayattay-
mış gibiydi. Ben Efendim’i daha önce hiç tanımıyordum. Orada
böyle değişik bir hâlde vakit geçti. Gece saat 12’yi geçiyordu, dışarı
çıktığımız zaman oranın Keleriç olduğunu anladım.
Oradan çıktık, dolmuşa bindik, Cimin’e geldik. Ancak o zaman
acayip kış vardı ve her yer karla kaplıydı. Cimin’e, çarşının ortasına
doğru dolmuşla gelirken öyle bir aşk vurdu ki kendi kendime “Ben
niye Cimin’e geldim ki?” dedim. Minibüsten indim ve başladım koş-
maya, Keleriç’e doğru koşarak gidiyorum. Karda böyle bata çıka gi-
diyorum. Dolmuşta bizimle beraber rahmetli İbrahim Ağabey, Kur-
ban Ağabey de dahil olmak üzere 10-12 kişi vardı. Kurban Ağabey
hastalanmıştı. Baktım sadece bunların ikisi peşimden geliyor. Ko-
şarken aramızda hiç konuşmak da yok. Kurban Ağabey’in boyu kı-
saydı. Kara bata çıka çabalayarak Keleriç köyüne gittik.
Keleriç köyünde çay akıyor, çayın suyu acayip buz. O çaydan,
buzun içinden nasıl geçmişiz onu da bilmiyoruz. Koşarak gittik, yü-
rümek yok, konuşmak yok. Artık Efendim’in evine varmamız bir
saat mi sürdü, yoksa bir buçuk saat mi sürdü bilmiyoruz. İçeriye gir-
dik. Evde şehirden olanlardan birkaç kişi daha vardı. Mübarek çayı
demlemiş. Efendim İbrahim Ağabey’e:
˗ İbrahim Efendi, siz gitmediniz mi?
dedi. İbrahim Ağabey de:
˗ Gittik Efendi.