Page 86 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 86

74                                          Gülden Bülbüllere

            Böyle Efendim ile iki kişi kaldığımız zaman o mübarek boynunu
          büküyordu, ben de durmadan ağlıyordum.
                                      ***
            Birinde rahmetli babam canımı çok sıkmıştı. Kafam esti, böyle
          yürüyerek Keleriç’e gittim. Keleriç’e vardığımda rahmetli Yasem
          ile Efendim kumla çimentoyu karıştırmışlar, ortasına suyu doldur-
          muşlar. Mübarek de yorulmuş, oturuyordu.
              ˗  Naim Efendi, hoş geldin. Gel!
          buyurdu ve oturduk. Efendim babamın canımı sıktığını ve Keleriç’e
          sıkıntı ile gittiğimi biliyordu. Beni yine ağlama tuttu. Ben hiç konuş-
          madım. Mübarek:
              ˗  Naim Efendi, zaten baban yaşlanmış. Çok yaşasa burada 7-
                 8 sene daha yaşar. Biraz sabırlı ol!
          buyurdu. Bu olayın üzerinden yedi sene geçti, sekizinci senenin ni-
          san ayında babam rahmetlik oldu. Onun için herkes ihlasının barını
          (meyvesini) yer. Biz çok şanslıyız, yarı buçukların elinde kalmadık.
          Cenab-ı Hakk bizi gerçek Evliyaullah’ın peşine taktı.
                                      ***
            Erzincan’da dar bir dükkândaydım. Akşam ezanına bir saat, bir
          buçuk saat bir şey vardı. Kemal Temel Ağabey dükkâna geldi. Ya-
          nında bir iki tane de ihvan vardı. Selamun aleykum-Aleykum selam
          sonrası:
              ˗  Naim Ağabey, yarın gel, ben seni bir yere götüreyim. Dört
                 kişiyiz, bir tek sen lazımsın.
          dedi. O gün Cuma’ydı, ertesi gün de Cumartesi oluyor. Kemal Te-
          mel Ağabey’e:
              ˗  Hocam, bir tefekkür et. Benim gelmem mi hayırlı, durmam
                 mı hayırlı?
          dedim. Çünkü cumartesi ve pazar günleri dükkânı açıyoruz. Bizim
          rahmetli Hafız Esam Kemal Temel Ağabey’in karşısındaydı. Ken-
          disi de mübarek oturdu sandalyeye. Boynunu büktü. Bir iki dakika
          kadar durdu ve ayağa kalkıp:
              ˗  Sen kal! Hadi, Allaha ısmarladık.
   81   82   83   84   85   86   87   88   89   90   91