Page 96 - Salih Baba Divanı
P. 96

77
            Ta ezelden aklımı verdi benim yağmaya aşk

          Bir nigâhla Mecnûn'u bend eyledi Leylâ'ya aşk     1    1- Nigâh: Bakış.
                                                                 2- Hâl-i hindû: Kara benler.
          Öyle bir sultân-ı hüsnün mübtelâsıdır bu gün           3- Sîmurg-u Ankâ: Devlet ku-
          Hâl-i hindû leşkerin çekmiş gider gavgâya aşk     2      şu, Zümrüdü Anka.
                                                                 4- Kaf: Kaf dağı (beden).
          Öyle bir sîmurg-u ankâ Kâf'a kurmuş tahtını      3-4   5- "Gâbe  Gavseyn":  "İki  yay
                                                                   aralığı  kadar,  yahud  daha
          "Gâbe Gavseyn" den geçip gitmek diler me'vâya aşk  5-6   az oldu." (Necm; 9)
                                                                 6- Me'vâ: Cennet.
          Hûbları mihrâb edinmiş hüsnünü kılmış hatîb       7    7- Güzelleri secde yeri gibi ta'-
          İki kaşı arasından azm eder Mevlâ'ya aşk                 zim etmek (rabıta), güzelli-
                                                                   ğin şiirini, konuşmasını din-
          Görse bir mahbûb-u ranâ mevc urur deryâ gibi     8-9     ler (rabıta).
          Nice yüz bin ehl-i derdi düşürür sevdâya aşk           8- Mahbûb-u ranâ: Güzel sev-
                                                                   gili.
          Şâh-ı hüsnün fenni çoktur teşne-dil olanlara   10-11-12   9- Mevc urmak: Dalga vurmak,
          Her birin bir hande ile düşürür davâya aşk       13      çoşmak.
                                                                 10- Şâh-ı Hüsn: Güzellik Şahı.
                                                                 11- Fenn: Tuzak.
          Hüsnünü bir kez cemâl-i Yûsuf-u Kenânî'den       14    12- Teşne-dil: Gönlü susamış,
          Gösterip gör neyledi sultân(ı) Zelîhâ'ya aşk             özleyen.
                                                                 13- Hande: Gülüş.
          Duhter-i tersâ yüzünden ta Yemen'de berk urub   15-16   14- Hüsn: Güzellik.
          Âhiri güttürdü hınzır Mürşid-i Sanâ'ya aşk     17-18   15- Duhter-i tersâ: Hıristiyan kızı.
                                                                 16- Berk urub: Şimşek çakmak.
          Pîr-i Tâgî Hazretinin açtı vechinden nikâb     19-20   17- Hınzır: Domuz.
          Pîr-i Sâmî Hazretin cezb eyledi "illâ"ya aşk           18- Mürşid-i  Sanâ:  San’â'da
                                                                   Şeyh olan Şeyh Abdürrez-
                                                                   zak.
          Dest-(i)gîri Pîr-i Sâmî olmuş iken Salih'in      21    19- Vech: Yüz.
          Bir gün olur bizleri de ref eder bâlâya aşk    22-23   20- Nikâb: Örtü.

                                                                 21- Dest-gîr: Elden tutan.
                                                                 22- Ref etmek: Yükseltmek.
                                                                 23- Bâlâ: Yüksek.









                                   91
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101