Page 104 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 104
98 Gönlümüz Beraber
˗ Efendim, Mustafa Ağabey dedi ki “Efendim’in kafasında bir
ihvanın kızı vardır. O kız her kimse onu sor, söylesin sana.”
dedi.
dedim. Sanki basılmış gibi aniden ayağa kalktı.
˗ Hacı hanım ile biz bir görüşelim.
dedi. Hemen odadan çıktı. “Mustafa bunu nereden çıkarıyor? Öyle
bir şey yok.” dememişti. Mustafa Ağabey’in yanına gittim ve
“kopya için sağol” dedim.
Erzincan Ziyaretinde Müjde
Aradan epey vakit geçti. O yaz sonu Efendim Erzincan’a
geçti. Ben de Erzincan’a ziyarete gitmek için hazırlık yaptım. Erzin-
can’da bir hafta kalma niyetim vardı.
Yalnız Erzincan’a giderken enteresan bir şekilde hiç yapma-
dığım detayda çanta hazırlığı yaptım. Normalde Efendim’e giderken
yanıma hiçbir şey almam. Üstümle başımla gider gelirim. Fakat o
gidişimde yanıma adres defteri ve kalem almışım. Başımı yıkamak
için yeşil sabun almışım. Sanki orada sabun yok! Ayakkabı boyası
almışım. Hiç kısa kollu gömlek giyinmem. Pembe kısa kollu gömlek
almışım. Beyaz pantolon almışım. Koku almışım. Ama bunları niye
aldığım, o çantayı niye hazırladığım konusunda hiçbir fikrim yok.
Bunlar hiç yapmayacağım bir şeydir. Hareketli ve serbest olmayı se-
verim. Bir çöp bile bana ağırlık yapar. Fakat sonradan anladım ki
Erzincan’a giderken yanıma damatlık takım hazırlamışım.
29 Ağustos 1992 tarihinde Erzincan’a gittim, Tekke’ye gir-
dim. Efendim hanesinin kapısından çıkıyormuş, koridorda karşılaş-
tık.
˗ Geldin mi?
dedi. Sadece o kadar! Mübarek daha sonra hiç pas vermiyor. “Hoş
geldin” demedi, “Ne yapıyorsun?”, “İhvanlar nasıl?” gibi herhangi
bir soru da sormadı. Ertesi sabah teveccüh vardı. Teveccühte sıra
bana gelince “Sen seni âşık sanma bir beyhude âh ile” beyitini
okudu. “Hadi bakalım!” dedik. Tekke’de bir gün kaldım. Efendim