Page 109 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 109
Ruhumuz Beraber 103
˗ Dünkü Bey’in kızını sana istedim. Çok becerikli, pastayı bö-
reği çok iyi yapar. Dikiş diker, kursa gitti. İki kız kardeş bir-
birine yaşları yakın ve birbirine benzer. Babası onları okula
göndermedi. İmam hatibi dışarıdan bitirdiler. Mutlu olur-
sun. Beni mahcup etme. Sonra ben onlara dedim ki Mehmet
Ali Bey’in kızı görmesine gerek yok. Siz istiyorsanız götü-
rün bir çay içsin.
Efendim’in elini öptüm, sarıldım. Odadan önce Efendim,
sonra da ben çıktım. Düşünün artık! Efendim Erzincanlı birini veri-
yor. Allah’ım rüya mı bu? İnanamıyorum. Efendim’le görüştükten
sonra Abdülkerim Ağabey’e:
˗ Efendim kız verdi.
dedim. Abdülkerim Ağabey de:
˗ Bekliyordum zaten. Allah mübarek etsin, çok sevindim.
diye cevap verdi. Hemen annemlere telefon edip “Ben geliyorum.
Hayırlı bir iş var.” diye müjdeyi verdim. Terminale gittim, otobüs
biletini geç saate ertelettim. Çünkü o gün müstakbel eşimle görüştü-
rülecektik.
Beni götürmelerini beklerken Tekke’de oturuyorum, çay
içiyorum. Bir saat sonra amcaoğlu Tekke’ye geldi ve Reno marka
arabasından indi. Çok ciddi.
˗ Delikanlı, gel seninle bir yere gidelim.
dedi. Ben de:
˗ Tamam Ağabey.
dedim. Evleri depremde yıkıldığı için kayınpederlerin barakada kal-
dıklarını söyledi. Barakadan içeri girdik. Küçük bir yer zaten! Otur-
duk. Amcaoğluyla hararetli bir şekilde muhabbet ediyoruz, Efen-
dim’den bahsediyoruz. O arada bir kız kahve getirdi, kafayı kaldırıp
bakamadım. Sadece kahveyi alırken ellerini gördüm. Kahve içtik,
sonra müsaade alıp ayrıldık.
Oradan çıktıktan sonra ağabeyimiz beni yemek yemeye
Evin Döner’e götürdü. Muhabbetle konuşunca sohbet koyulaştı. Ye-
meğimizi yedik. Sonra Tekke’ye döndük. Artık haber getirecekler