Page 112 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 112
106 Gönlümüz Beraber
dedi. Sonra baklavaya çatalı batırdı, ağzıma verdi. Bunu görünce
oradakiler biraz tuhaflaştılar. Bunu gören Efendim tebessüm etti ve:
˗ Size de vereyim.
dedi. Sonra:
˗ Başınıza talih kuşu kondu, Allah mübarek etsin.
dedi. Yemek sonrası uzunca duasını etti. Yemek sofrası toplandı.
Ben Efendim’e yavaşça:
˗ Nikâh öncesi dersimizi tazeler misiniz?
diye sordum. Efendim:
˗ Tamam.
dedi. İçeri odaya geçtik. Odada hanımlar vardı. Efendim benim ve
nişanlımın dersini tazeledi. Sonra halası ve birkaç kişi daha ders aldı.
Efendim yüzüklerimizi taktı, makasla kurdeleyi kesti. Nişanlıma da
altın bilezik taktı. Gündüz Avni Efendim’i kuyumcuya gönderip ha-
letimizi-hediyemizi alalım diye poşetle bilezik getirtip arasından bu
bileziği seçmiş.
Sonra erkeklerin bulunduğu salona geçtik. Artık nikâh kıyı-
lacak. Efendim Nikâh memuru olarak Remzi Hoca’yı getirmiş. Ken-
disi de müstakbel eşimin vekili olarak sağ tarafıma oturunca şaşır-
dım. Çünkü “nikâhımızı Efendim kıyacak” diye düşünmüş, nikâh
memuru kullanacağını hiç tahmin etmemiştim. Daha evvel de Efen-
dim’in böyle bir uygulamasını görmemiştim. Aynı şekilde Remzi
Hoca da daha önce Efendim’in olduğu ortamda hiç nikâh kıymamış.
Heyecanlandı. Nikâh dualarını okudu. Duanın sonunda şaşkın bir
hâlde Efendim’e:
˗ Mehmet Ali Bey’i asaleten zevc olarak kabul ediyor musun?
diye sordu. Baktım Hoca Efendim’le benim nikâhımı kıyıyor! Efen-
dim panikle:
˗ Olmaz Hocam, asaleten olmaz! Vekâleten diyeceksin.
buyurdu. Sonra Hoca düzeltti:
˗ Vekâleten kabul ediyor musun?