Page 181 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 181

Ruhumuz Beraber                                         175

          uyuyamadım.  Sağa  dön,  sola  dön,  sabahı  zor  yaptım.  “Mutlaka
          Efendim’den özür dilemem lazım.” dedim. “Ne yapayım, ne edeyim
          de denk getirip ‘Beni affet’ diye istirhamda bulunayım.” diye düşü-
          nüyordum. Normalde sabahları kalkıp okula giderdim, o sabah okula
          da gitmedim. Dergâhta bekliyorum, fırsat bulabilirsem özür dileye-
          ceğim.

          Yüzüme Karşı Konuşuyorlar
                 Hava dışarıda yürüyüş için çok uygun. Fakat o gün Efendim
          salonu teşrif etmiş, salonda kimse yok, elinde tespih yürüyüş yapı-
          yor, tur atıyor. O tarihlerde Tekke’nin o katındaki salonun yanında
          iki küçük oda vardı. Sonra yer kazanma düşüncesiyle bunlar salona
          dâhil edildiler.  Bu küçük odalardan birisinde bekliyorum, kapıyı da
          hafif bir iki parmak açtım.
                 Efendim’in beni zahiren görmesi pek mümkün değil. Turu
          bitince  odasına  gitmeden  yakalamaya  çalışacağım  ve  “Efendim,
          beni  bağışla.  Sana  hadsizce  cevap  verdim.”  diyeceğim.  Efendim
          belli  bir  müddet  yürüdü  ve  sonra  bulunduğum  odanın  kapısının
          önünden geçerken kapıyı açtı, iki elini kapının pervazlarına dayaya-
          rak:
              ˗  Bana ne diyeceksin?
          dedi. Ben de boynum bükük:
              ˗  Efendim, ne olur beni bağışlayın. Ben çok büyük edepsizlik
                 ettim. Yani siz söylediniz, ben de ayakkabıyı zorla size ka-
                 bul ettirmek için cevap verdim, siz söylediniz ben cevap ver-
                 dim. Çok özür diliyorum. Mürşide karşı konuşulmaz ki! Ne
                 olur beni affedin.
              dedim. O da:
              ˗  Hı hı, herkes keşke senin gibi olsa! Benim yüzüme karşı ça-
                 tır çatır konuşuyorlar, cevap veriyorlar. Sen boş ver, kafana
                 takma. Hadi git.
          dedi. Ondan sonra “İyi oldu. En azından gecikmeden pişmanlığımı
          dile getirdim.” diye düşündüm.  İçim çok rahatlamıştı. Paketi alıp
          dergâhtan ayrıldım, doğruca ayakkabıcıya iadeye gittim.
   176   177   178   179   180   181   182   183   184   185   186