Page 182 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 182
176 Gönlümüz Beraber
O gün akşam tüm işlemler, yani sohbet, namaz, hatme bitti.
Herkes dağılırken hanımlar tarafından haber geldi, hanım benimle
görüşmek istiyormuş. Bazen araba bulursak eve gidiyoruz, bulamaz-
sak Tekke’de kalıyoruz. Kalacağımız zaman gece hanımla
Tekke’nin köşesinde buluşup günün mütalaasını yapıyorduk.
Hanım geldi ve “Hacı Annemden bir şey anlatacağım” dedi.
Meğerse bizim Efendim’le olan ayakkabı konuşmamızı Hacı Anne
dışarıdan dinlemiş. Ben odadan çıktıktan sonra Efendim’e:
˗ Ne vardı ayakkabıyı alıvereydin de çocuk üzülmeseydi! O
kadar ısrar etti.
demiş. Efendim de:
˗ Sen karışma! Onun cebinde ne kadar para var biliyor mu-
sun? Alacaksa gitsin hanımına alsın!
demiş.
Gelirimize göre çok sıkıntı çekmedik, ama hakikaten de
öyle cebimizde çok paramız da yoktu. Bundan da gocunmuyorduk.
Ama Mübarek bir babanın evladına gösterdiği şefkatle bize mua-
mele ediyor ve her daim bizi kolluyordu.
Kayserili Meczup
Efendim’in İncek’te uzun süre kaldığı 1994 ya da 1995 yı-
lıydı. Efendim bazen Ankara’dan Adana, Niğde, Çankırı gibi çeşitli
illere tebliğe gidip geliyordu. Efendim’in Ankara’da olduğu zaman-
larda her ilden türlü meşreplerde hacısı hocası, akıllısı meczubu
Tekke’yi ziyaret ediyorlardı. O tarihlerde garip garip konuşan, hare-
ketleri de dengesiz olan bir Kayserili Tekke’ye dadanmıştı ve açık-
çası ihvanı da rahatsız ediyordu, ama kimse ona bir şey demiyordu.
Vakıfta kalan bu adam gün geçtikçe sağı solu iyice huzursuz etmeye
başladı. Hatta bir keresinde Efendim Kocatepe’ye Cuma namazına
gittiğinde o da arabalarla gitmiş. Dönerken de ticari bir taksiye bin-
miş, İncek’e gelince parasını vermeden taksiden inip yukarı çıkmış.
Taksici adamı arıyor. Bu adam böyle değişik ve tuhaf davranışları
olan meczub tipli bir kişi! Hatta öyle ki hane-i saadete de çıkıp üst