Page 45 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 45
Ruhumuz Beraber 39
˗ Biraz serin Efendim.
dedim. Efendim:
˗ Tabii ki İncek yayla olduğu için serindir. Ben yokken de İn-
cek’e gidip geliyor musunuz?
buyurdu. Başımızı önümüze eğdik, gitmediğimizi ifade etmek üzere
hafifçe salladık. Mahcup olmuştuk. Efendim daha önce İsmail
Hoca’ya İncek’te haftada bir gün hatmeleri okursun buyurmuş. Böy-
lelikle Cumartesi akşamları İncek’e gitmeye başladık.
Babamın Gönlünü Alma
Yine öğrenciyken İstanbul’a Efendim’i ziyarete gitmek is-
tedim. Genelde yalnız gitmek istemediğim için giderken birilerini
yanıma takmaya çalışırdım. Hem yolda muhabbet edelim hem de
Hazret-i Pîr’i herkes sevsin isterdim. Sonra Ali’ye:
˗ Ali, benimle İstanbul’a gelir misin?
diye sordum. O da:
˗ Olur.
dedi. Beraber otobüse atladık, İstanbul’a ziyarete gittik. Sabah erken
vakitlerde Tekke’ye vardık, sabah namazına kavuştuk. Abdestleri
tazeledik, Efendim Hazretleri’ni bekliyoruz. Sabah namazına teşrif
etsin, namaz kılalım ve görüşelim istiyoruz. Salon kalabalık da de-
ğildi. Tekke’de çok ihvan yoktu. İçerisi hafif de loş! Tek lamba ya-
nıyordu. Mübarek hane-i saadetin kapısını açtı. Suratında bir celal
var, böyle tebessüm de yok. Bize hoş geldin demedi, sert bir şekilde
bakıp sünnet namazına durdu. Biz de sünnete durduk, sonra farzı
kıldık. İçime bir sıkıntı geldi, ama ne oluyor anlayamadım. Dua ya-
pıldı, ayağa kalktı. Benim yüzüme hiç bakmıyor. Ali’ye doğru
döndü ve:
˗ Bununla mı geldin?
diye sordu. Ama bu sözleri öyle bir şekilde söyledi ki “Şu köpeği mi
getirdin?” der gibiydi.
Ali de hiçbir şey söylemedi. Efendim sonra içeri girdi. Bu-
nun üzerine ben kendi kendime “Tüh! Yâ, yine ne kabahat işledik