Page 64 - Gönlümüz Beraber Ruhumuz Beraber
P. 64

58                                          Gönlümüz Beraber

                 Annemin dayısının oğlu Derviş Ağabey o zamanlar Erzin-
          can’da polislik yapıyordu ve biz de misafir olarak onun evinde ka-
          lacaktık. Ekrem “Ben götüreyim” dedi, bizi alıp emniyete götürdü
          ve Derviş Ağabey’le buluşturdu. Ekrem’in babasının vâriyeti yerin-
          deymiş. Hem Erzincan’da evleri hem de Çağlayan’ın üst taraflarında
          Munzur dağının eteklerinde köyleri varmış. Sonra “Ailem sizinle ta-
          nışmak istiyor. Sizi bir gün köyümüze götüreceğim.” dedi ve gitti.
                 Derviş Ağabey’in evine gittik. Dayımın çocukluk arkadaşım
          ve yaşıtım olan küçük oğlu Mehmet de Erzincan’a Ağabey’inin ya-
          nına gelmiş. Onu görünce şaşırdım. Derviş ağabeyin hanımı Leman
          abla bize çok sıcak davrandı. Annem yetim olarak dayısının yanında
          büyüdüğü için bunlar kendi evlatları gibiydiler.
                 Ertesi gün Derviş Ağabey ve Mehmet’i de alıp Tekke’ye gö-
          türdük. Mehmet’in tasavvufla hiç alakası yoktu. Biraz Efendim’den
          bahsettik. Tekke’de meşhur Cavaklı bizim Mehmet’e kafayı taktı ve
          ona “Salona girerken ayak selamıyla komutana selam vereceksin.
          Sonra diz çöküp ‘ders alacağım’ diyeceksin.” dedi. Ben de gülüyo-
          rum.  Mehmet  de  kendisine  söylenilenin  aynısını  yaptı.  Böylece
          Mehmet ve Derviş Ağabey ders tarifini aldılar.

                 O günden sonra Ekrem geldi, “Babaannem size köyde ye-
          mek hazırladı. Sizi götürmeye geldim.” dedi. Ekrem’in babasının
          eski model bir Mercedes arabası vardı. Annemi, babamı, Zafer Ağa-
          beyi ve beni alıp köye götürdü. Köyleri Erzincan’ın Tunceli tara-
          fında, Munzur dağlarının eteğinde bir yerdi, evleri de Ermenilerden
          kalma tarihi, ahşap bir binaydı. Odanın birinin taban ortasındaki ka-
          pağı kaldırınca altından debisi yüksek olan bir su aktığını gördük ve
          ayaklarımızı suya salıp serinledik. Yemek  yedikten sonra, Ekrem
          bizi Munzur dağlarının su çıkan yerlerini gezdirmeye götürdü. Bu
          ziyaret bizim için turistik bir gezi de oluyordu. Akşamdan sonra Ek-
          rem bizi Erzincan’a Derviş Ağabeylere bıraktı. O zamanlar bölgede
          terör vardı, cep telefonu da yoktu. Derviş Ağabey başımıza bir şey
          geldi mi diye çok endişe etmiş. Bizi görünce “Aman, bir daha git-
          meyin.” dedi.
                 Bizim Erzincan’a gideceğimizi öğrenen memleketteki Er-
          zincanlı  Adnan  Ağabey  abisi  Gülhan  Ağabey’e  haber  vermiş.
   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68   69