Page 173 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 173

168                                         Gülden Bülbüllere

            — Bana rüyamda azizlerle olun demişlerdi. O da biz azizlerde-
          niz, dedi. Ben niye bıraktım onun yakasını?
            Şimdi korkaraktan geliyor. Diyor ki acaba daha beni kabul eder
          mi? O bir fırsattı, ben niye kaçırdım, ondan ayrıldım? Bu havf ile
          dönüyor.
            Buhara’da  tanınır  bir  meczup  varmış.  Yani  deli  gibi  görünür
          ama aslında deli değiller.
            Şimdi deliler üçe ayrılır: cünun, meczup, mecnun. Cünun, esas
          deli olan, aklî dengesi bozuk olanlardır. Meczup, deli gibi görünür
          ama deli değildir. Mecnun da fazla bir sevgiyle bir yere bağlanma-
          sıyla, canından çok fazla sevmesiyle olan bir haldir.
            Evet, bu meczuba yolda rastlamış. Bakmış bu meczubun elinde
          bir çubuk var. Toprak yolda çubukla çizerek hatlar çekiyor. O da
          demiş  ki  ben  bu  meczubun  hatlarını  sayacağım.  Eğer  tek  gelirse
          benim için iyi olacak. Bunu kendisine bir yevm tutmuş.
                                                             1
            Peygamber  Efendimiz:  “Allah  tektir,  tek  olanı  sever. ”  buyur-
          muş  ve  bunu  da  kendisine  bir  yevm  tutmuş.  Hatları  saymış  tek
          görünce onda bir ferahlık olmuş. Beni kabul eder mi daha diye çok
          korkuyor, çok havfi var. Meczup ona demiş ki git işin rast gelecek.
          Bununla da bir ferahlık olmuş.
            Gelmiş akşamdan Nakşibendi Efendimiz’i bulmuş:

            — Efendim beni kabul edin, demiş.
            Mübarek ona öyle bir sert çıkmış davranmış ki:
            — Biz geç kabul ederiz, güç kabul ederiz. Biz kendimizden ka-
          bul edemeyiz. Yat bu gece bakalım, ne zuhur eder? Kabul edilecek
          olursan, kabul ederiz.
            Şimdi, o gece uyumamış. Büyük bir âlim, sabaha kadar yüzünü
          yere koymuş ağlamış. Gözünün yaşları yattığı yerden akmış, git-
          miş. Öyle ağlamış, Allah’a yalvarmış ki.



          1   Buhari, Teheccüd, 33, Savm, 60.
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178