Page 349 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 349

344                                         Gülden Bülbüllere

          tarikata yine dahlediliyorsa, meşayihe dahlediliyorsa oraya da git-
          me. Hangi kitap olursa olsun, kitap okuyorsun, o kitabı okuduğun-
          da senin meşayihine olan sevgin azalıyorsa onu da okuma.

            Bize yeteri kadar yapacağımız âmeli söylemişler. Salat-ı evva-
          bin  namazını  kılıyorsun veya  başka  âmeller işliyorsun.  Teheccüd
          namazını da kılıyorsun veya başka âmeller işliyorsun. Bunları kıl-
          dıktan sonra başka âmeller işlemekle yine senin muhabbetin çoğa-
          lıyorsa bunları işle; çoğalmıyorsa işleme. Hıfz-ı nispet de budur.
            İşte demek ki daima vûdû, lokmada ihtiyat, hıfzı nispet. Bunlar-
          la mürit terakki edecektir.
            Bir de şükür, fikir, zikirle mürit terakki edecektir. Şükür nimet-
          leredir,  şükür  olmazsa  nimetimiz  artmaz.  Cenâb-ı  Hakk’ın  emri
          fermanı öyledir: “Kuluma vermiş olduğum sayısız nimetleri kulum
                                                 4
          için halk ettim, kulu da zatım için halk ettim. ”
            Demek ki kulu zâtı için halk etmişse kulun ne yapması lazım-
                                                5
          dır?  “Emr-i  bil  maruf  nehy-i  anil  münker ”  “Allah’ın  emirlerini
          tutup yasaklarından kaçacak.” Şükretmek budur.
            Sonra tabii şükür de yapacak, şükrün çok çeşitleri vardır. Aslın-
          da şükrün anlamı ibadet, itaat da değildir. İbadet, itaatta bir maksat
          vardır.
            Bütün azaların zekâtları var. Dilin zekâtı hayır söylemektir. Ku-
          lağın  zekâtı  hak  kelâmı  dinlemektir.  Gözün  zekâtı  yasaklardan
          korunmaktır. Elin zekâtı yine yasaklardan korunmaktır. Tüm azala-
          rın zekâtı azaları yasaklardan korunmaktır. İşte azaların şükrü de
          budur.
            Ama esas bizim şükrümüz Allah bizi Müslüman halk etmiş, Allah
          bizi ehl-i tarik halk etmiştir. Mürşidimiz var buna şükredeceğiz. Bu
          nimetlerin karşısında milyonlarca şükür etsek yine şükür sayılmaz.
            Ancak şükür acziyetimizi bilirsek olur. Her kim ki acziyetini bi-
          lirse şükre yönelmiş olur.

          4   Fususül Hikem. Trc. s. 238.
          5   Al-i İmran, 3/110.
   344   345   346   347   348   349   350   351   352   353   354