Page 350 - Gülden Bülbüllere 5 - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 350
Tasavvuf Sohbetleri 5 345
Nakşibendî Efendimiz on iki yaşındaymış. Tabii Nakşibendî
Efendimiz daha doğmazdan evvel onun büyük bir insan olduğunu
tespit etmişler. Çocukken onda büyük harikuladeler görülmüş.
Molla İbrahim isminde ulemâdan birisi varmış. Bu ulemâ da zama-
nında toplanıp ilm-i din, din bahsine giriyorlarmış. Şükür bahsi için
toplanmışlar, şükürden bahsedecekler. Ulemâ toplanmışlar fakat
bahislerini bitirememişler, gün tayin etmişler, bir daha toplanalım
demişler.
İkinci bir toplanma zamanı gelince Nakşibendî Efendimiz’e,
dayısı olan Molla İbrahim demiş ki:
— Ya iki gözümün nuru Muhammed Bahaeddin. Bizim şükür
hakkında bir toplantımız var. Daha önce ulemâ toplandı fakat bir
karara varamadık, bir daha toplanacağız gelir misin?
— Götürürsen gelirim, demiş.
Yine ulemâ kul şöyle yaparsa şükreder, şu kadar ibadet yaparsa,
şükreder, ahlâk-ı hamide sahibi olursa şükreder diye konuşmaya
başlamışlar. Molla İbrahim Nakşibendî Efendimiz’i çocuk ama
ilim ve kemal sahibi olduğunu biliyor. Onlara karşı sormuş:
— Ya iki gözümün nuru Muhammed Bahaeddin, sen de şükür
hakkında bir şey bahseder misin?
Mübarek hiç düşünmeden tereddüt etmeden demiş,
— Şekertüm kefertüm.
Hep ulemâ orada bir tiksinmişler, o nasıl bir sözdür: “Her kim
ki şükrettim derse kâfir olur.” Yani ben şükrettim, şükrümü eda
ettim derse kâfir olur. Ulemâ hazmedememiş, anlayamamışlar.
O zaman demiş ki:
— Kul nerede şükür etmek nerededir. Cenâb-ı Hakk, kula sayı-
sız nimet vermiştir. Kulun bütün Allah’a olan ibadeti, itaati en basit
ağzında olan otuz iki dişinden bir dişinin karşılığı değildir.
Evliyaullah’tan Ahmed-i Bican Yazıcıoğulları’nın Envar’ül
Âşıkin kitabında yazar. Zamanında eski insanlar iki yüz seneden
çok yaşıyormuşlar. Âbidin bir tanesi iki yüz sene ömrünü bütün
ibadetle geçirmiş. Bir çölde hiç dünyaya karışmıyor, evi yok, işi