Page 193 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 193
Gülden Bülbüllere
O veli onun gönlündekini şuğulleri söylüyor. Diyor ki:
—Niye tereddüttesin? Ve devam ediyor;
Şüphesiz nadânı âblâr kârıdır
Zikirde beyhude feryâd eylemek
Nahnu akrabu sırrın fehmetmeyüb
Hazırı, gaib gibi yâd eylemek (GB4)
...
Diyor ki: “Ne tereddüt ediyorsun? Şüphe yok ki onlar fehmede-
miyorlar, anlayamıyorlar. Cenabı Hak: “Kulum ben sana şah da-
marından daha yakınım.” buyuruyor. Şah damarı da kalbimizde
olduktan sonra Allah kalbimizde. Daha niye bağıralım? Hazır olan
bir şeyi gaipteymiş gibi aramak…” Tabii kendisi âlimdi zaten.
Kendisini ona teslim ediyor. Yakın zamanda, az zamanda çok bü-
yük bir insan oluyor. (GB1)
…
Nakşibendi halifelerinden Sadeddin Kaşgarî Hazretleri, Evlad-ı
Resul’den ve 32 tane halife irşad etmiş. Halifelerinden Mevlânâ
Alaaddin çok âlim olduğu için dinî mecmualar yazıyormuş. 32
halifesinin hepsinden ilminden dolayı daha üstün. Bir bahar mev-
siminde kitabını tamamlamış. Şöyle bir gezmeye çıkıyor. Giderken
şeyh efendisinin tekkesinden geçiyor.
—Şeyh Efendim’in bir elinden öpeyim, diyor.
Zâhirde şeyh efendisine mecmua yazdığından hiç söz etmemiş.
Ama o kerameti ile onun gönlündekini bilmiş. Demiş ki:
—Mevlânâ Alaaddin mecmua mı yazıyorsun? Demiş. O da:
—Evet. Demiş.
—Amel işlemek istiyorsan Allah ile meşgul ol. O sana yeter.
Demiş.
Ama bu ona ait. Bu kadar âlimler var. Onlar için değil. İslâm’a
hizmet vermişler. Onlara bu söz değil. Mevlânâ Alaaddin böyle bir
makama gelmiş ki kitap yazmak ona mâni oluyormuş. Sonra tekrar
sormuş: