Page 228 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 228

Altın Silsile                                           211

          me derler. Çünkü onda cezbe var, aşk var, muhabbet var. O aşk, o
          muhabbet onu terakkî ettiriyor.
            Cezbe, nef’i isbattan daha süratli gidiyor. O kadar ders çekiyor.
            Demek ki şugül-ü bâtınî, müridin istemediği düşünceler. O, ona
          üzüntü,  azap  veriyor.  Bunlar  için  Allah’a  sığınıyor.  Rabıtasına
          sığınıyor. Mühim olan sığınmaktır. Onunla da terakkî ediyor.
            İşte Ubeydullah Hazretleri o kadar salahiyetli irşad etmiş olu-
          yor.  Fakat  bunun  bu  derece  çabuk  ve  bu  kadar  salahiyetli  irşad
          edişini diğerleri tenkit etmişler.
            —Niçin bu Türk gencini bu şekilde irşad ettiniz? diye.
          Yakub Çerhi Hazretleri de buyurmuş:

            —Her  gelen  Ubeydullah gibi gelsin.  İrşad  olup  gitsin.  O  bize
          tam geldi. Fitilini çarşıdan almış. Gazını doldurmuş, fitilini takmış,
          camını takmış. Ancak bir ateşleneceği kalmış. Diye cevap vermiş.
          (GB1)

          …
               Ubeydullah  Ahrar  Hazretleri  zamanının  çok  büyük  bir  cezbe
          sahibi  ve daha çok meşayihleri  gezmiş.  Allah  ona  öyle  bir ihsan
          etmiş ki sabavette, doğuşta Allah ona vereceğini vermiş.
            Bir  defa  doğmuş  annesinin  memesini  kırk gün emmemiş, ona
          bir şey olmamış. O zaman bardaklarla yedirecek bir şey yok. Kırk
          gün sonra annesi iyice temizlenmiş, yıkanmış ki ondan sonra anne-
          sinin  memesini  emmiş  bu  bir.  İkincisi  artık  yürümeye  başlamış,
          konuşmaya başlamış, ondan böyle harikulade kelamlar böyle hare-
          ketler görülmüş ki insanlar hayret ediyorlar.  Veli olduğu sabave-
          tinden belliymiş. Zaten dedesi meşayihmiş, dedesinin iki tane oğlu
          varmış, torunları varmış.
            —Getirin oğullarınızı ben gidiyorum. Onlar gelsin ziyaret ede-
          yim, demiş.
            Onların  hepsini  ziyaret  etmiş,  Ubeydullah  Ahrar  Hazretleri  o
          zaman körpeymiş. Onu o kadar sevmiş, o kadar koklamış ki:
            —Bu büyük bir insan olacak, büyük bir veli olacak, demiş.
   223   224   225   226   227   228   229   230   231   232   233