Page 276 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 276

Altın Silsile                                           259

            —Hoca gel buraya.
          Koltuğundan kırmızı lira parası, altınları çıkartmış vermiş.
            —Ben burada ölürüm, sabaha çıkmam. İşte bu altınları benim
          cenazeme harca, demiş.
          Yatmış  sabahtan  kalkmış,  karyoladan  aşağı  inmiş  gelmiş  köye.
          Nuri Bey iyi imtihan oluyor, çok ihlaslı bir adam.
          İşte Nuri Bey’e Paşa gelmiş.
            —Bize Paşa teravihi kıldıracak birisini bul, getir, demiş.
          O da haber vermiş, dedem gelmiş. Dedem teravihi biraz seri kıl-
          dırmış. Sesi de çok güzel,  Kur’ân’ı çok düzgün okurmuş. Benim
          diyen onun yanında “Eûzü” çekemezmiş.
            Evet, namazı kıldırdıktan ondan sonra Paşa askerlik tezkeresini
          yazmış, vermiş. Askere öyle gitmemiş.  Babam da askere gitme-
          miş. Babam imammış, o zaman imamları askere almamışlar.

            Şimdi bizim dedemiz Erzincan’ın yerlisi değil, dışarıdan Gazi-
          antep’ten gelmedir. Oraya da nereden gelmiş bilmiyorlar. İki kar-
          deşlermiş: Hasan ve Hüseyin. Hüseyin dedemin babasının ismidir.
          Küçük kardeşinin ismi Hasan’dır. Hasan ile Hüseyin’in babalarının
          ismi Musa’dır. Musa Efendi iki oğlu ile Erzincan’a gelmiş. Erzin-
          can’ın çok yakınında Küpesük Köyü (Saztepe) vardır, Erzincan’a
          sekiz,  dokuz  kilometredir.  O  köye  gelmiş  yerleşmişler.  Oradan
          Üzümlü’ye yerleşmişler, şimdi kaza oldu. Üzümlü de zaten on beş,
          on altı kilometredir.

            Musa  Efendi  Üzümlü’de  dedemin  babası  Hüseyin’i  evlendir-
          miş.  Bir  senelik  evliyken,  oğlu  Hüseyin  ölmüş.  Dedem  ana  rah-
          minde dünyaya gelmeden babası ölmüş. Musa Efendi oğlu ölünce
          o acıyla “burası bana iyi gelmedi” demiş, almış oldukları araziyi
          satmış.  İşte  şimdi  bizim  Karakaya  Köyüne,  eski  ismi  Keleriç’e
          gitmiş. Orada bir gelini, bir torunu ve bir de oğlu varmış. Orada
          dedem  yedi  yaşına  girdiğinde  dedesi  ölmüş.  Ama  annesi  bir  tek
          oğlunu almış büyütmüş, evlenmemiş kocaya gitmemiş. Evet, Musa
          Efendi ölmüş; kalmış Hasan Efendi, bir de dedemin annesi ve de-
          dem yedi yaşındadır.
   271   272   273   274   275   276   277   278   279   280   281