Page 278 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 278
Altın Silsile 261
onun emri altına girmemiş. Girmeyince bu sefer bir kavga yapmış-
lar. Kavga neticesinde mübarek orada daha durmamış çekmiş
koymuş gitmiş.
Oradan Erzurum’a gitmiş. Erzurum’da müftülüğe gitmiş, imam
görevi aramış. Erzurum Müftülüğü masasına diplomalarını koy-
muş. Müftülüğe demiş ki:
—Ben iki görevi de yaparım, muhayyer yeriniz varsa hangisin-
den varsa verin, bana bir görev verin. O da
—Hocam çarşıyı gezin düşüneyim, soruşturayım, demiş.
Piri Sami Hazretleri çıkmış çarşıyı gezerken, Habib Baba is-
minde bir türbe var, orada bir Fatiha okurken, türbeden bir seda
geliyor. “Hoca Nurşin”, bu kadar sesini alıyor. Sonra gidiyor müf-
tüye diyor ki:
—Bu Nurşin neresi? Müftü de:
—Hocam iyi hatırlattın, Nurşin Bitlis’in bir kasabasıdır. (Muş
sınırlarına, hudutlarına yakın) Orada boş yer varmış. Git oraya,
demiş.
Piri Sami Hazretleri oraya gidince en evvel Piri Tagi Hazretle-
rinin müridi olan bir telgraf çavuşu ile tanışmışlar. O da almış Sami
Efendiyi Piri Tagi Hazretlerine götürmüş. Piri Tagi Hazretlerini
görünce tamamen ona gönlü akmış, âşık olmuş. Piri Tagi Hazretle-
rinin emriyle, onun altında, bir sene bile tam değil, medrese hoca-
lığı yapmış. Ondan sonra irşat olmuş, Erzincan’a gelmiş.
Şimdi Erzincan’a gelirken böyle köyün ovadan değil de köyün
dağın eteğinden, köyün altından atıyla geçiyormuş. Uzak yoldan
geliyor. Demiş ki:
—Bu köyde tanıdıklarım var yoruldum da. Hem burada onlarla
görüşürüm hem de dinlenirim, sabahtan giderim.
Bizim köyden Erzincan’a at ile beş saatte gidiliyor.
İşte köye gelmiş, caminin yanında medrese varmış. Orada daha
önce talebe okutuyormuş. İşte dedemle beraber birkaç tane talebesi
varmış, okutuyormuş. Onların içinde de en çalışkan dedem olduğu
için onu çok seviyormuş. Ama dedemin yeri camiye uzakmış.

