Page 314 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 314
Altın Silsile 297
Daha çok acayip şeyler gördük. Mesela bir defasında masa üs-
tüne örtülen bir masa örtüsünün saçaklarını teşkil eden her bir ipli-
ğin ucunda birer ağız olduğunu, bu ağızların içinde net olarak gö-
rülen dillerin devamlı olarak Allah’ı zikrettiklerini açıkça gördük.
Ama bu gibi hâllere lüzumundan fazla kıymet vermedik, bunlardan
asla gurur duymadık Allah’a şükür.
Paşa Hazretleri bize çok iltifat ederlerdi. Bilhassa ilk zamanlar
her huzuruna çıkışımda ayağa kalkarlardı. Bunu ben hiçbir zaman
hazmedemez, bu gibi iltifat ve itibardan huzur duymaz, bilakis
ezilir, ağlar mahvolurdum. Hatta bir defasında Erzurum’da bir evde
misafir bulunuyorduk. İkindi namazı kılınacaktı. Paşa Hazretleri
sırtındaki cübbeyi çıkartıp bize giydirdi, başındaki sarığı çıkarıp
bizim başımıza sardı ve namazı bizim kıldırmamızı emretti. Ben bu
iltifat karşısında ezilmiş, mahcubiyetten bitkin bir hâle gelmiştim.
Bunu hisseden Paşa Hazretleri’nin:
—Benim efendim, neden böyle yapıyorsun? Sen bizim bü-
yüğümüzsün!
Demesi üzerine, gayr-ı ihtiyarî mübareğin yüzüne karşı:
—Etme, etme, etme!
Diye bağırmışım. Bunun üzerine namazı kendileri kıldırdılar. Bu
hadisede bize manevi bir terbiye vermenin, manevi bir geçitten
geçirmenin gerçekleştiğini hissettim.
Bu gibi hâller pek çok defa tekrar etti. Zahirde çok hoş görünen
bu hâllerin hiçbirini hiçbir yerde mevzu etmedik. Zira bu hâllerin
hepsinin Paşa Hazretleri’nce lüzumlu görülen, terakkinin gereği
olan lütuflar serisi olduğunu idrak ediyordum.
Bir gün, Karakaya köyünden yukarıya, dağları aşarak Veysel
Karani Hazretleri’nin dergâhına heybe ile bir emanet götürüyorum.
Heybeyi sırtlayınca, Zeki isimli bir kimse arkamdan yetişip bana
sataşarak gitmeme mani olmaya çalışıyor. Heybeyi yere bırakıp, o
şahsın sataşmasını bertaraf edip, onu bitap bir hâlde bırakıp yoluma
devama başlıyorum ki bu anda yeniden yetişip arkamdan bana
sarılıyor. Tekrar heybeyi bırakıp, onu çiğnercesine bir hırpalama
ile yere serip yeniden ilerliyorum. Böyle, böyle zirveyi aştıktan

