Page 316 - Gülden Bülbüllere Altin Silsile - Abdurrahim Reyhan Erzincani
P. 316
Altın Silsile 299
—Paşam, bu sepetler aynı büyüklükte. İçindeki üzümler de aynı
bağdan toplandı. Nasıl oluyor da size ait sepet on beş kilo fazla
geliyor?
Paşa Hazretleri cevap verdi:
—Arada on beş yıl var. On beş yıl sonra o sepetin ağırlığı da
tamamlanacak.
Aradan yıllar geçti ve bir gün Paşa Hazretleri buyurdu ki:
—Sizin artık hilafet zamanınız geldi. Sohbet ve teveccüh yap-
maya ehil oldunuz. Beş kişilik bir talip bir araya geldiğinde tevec-
cüh yapacaksın.
Bu kesin emri önce yalnızken şahsımıza bildirdiğinde, yukarıda
bahsettiğimiz üzüm, sepet, tartı farkı hadisesinin üzerinden tam on
beş sene geçmişti.
Paşam bilahare bu sohbet ve teveccüh emrini Pişkidağlı Ahmet
Efendi, Muharrem Efendi, Necati Efendi ve Hacı Validemizin hu-
zurlarında da tekrarlamış ve “İnşallah Hazreti Pîr’in tacını başına
örteceksin.” diye dualar etmiştir.
Fakat ben o günlerde sıkılarak, utanarak düşünürdüm: Büyük
hizmetler yapmış biri değildim. Esaslı bir bilgim, tahsilim yoktu.
Bu durumda hiçbir şey istemeğe, beklemeğe hakkım, yüzüm ola-
mazdı. Ümit dahi etmiyordum. Paşa Hazretleri’nin aciz bir hiz-
metkârı olmak, ümit ve temenni edebileceğim en son, en yüksek
mertebe idi.
Fakat her şeye rağmen, teveccüh tarifesi elimize verilmiş ve
derhâl bir nüsha yazdırıp, getirmemiz emrolunmuştu. Emre itaat-
sizlik edilemezdi. Derhâl gidip 24 saat içinde, tarifenin bir kopya-
sını yazdırdım ve aslını getirip iade ettim. Ama içim bir türlü rahat
olamıyor, gösterilen lütfa kendimi hiçbir şekilde layık gö-
rememekten, verilecek vazifelerin ifasında muvaffak olamamak
korkusundan dolayı huzursuz oluyordum. O güne kadar dinle-
yebildiğimiz sohbetlerden ve Reşahat kitabından okuyabildiğimiz
kadarından edindiğimiz bilgiye göre tasavvuf yolundaki taliplere
pek çok hizmetler düşüyor, bir hayli meşakkatin çekilmesi ge-
rekiyor. Biz ise ne hizmet ettik ne meşakkat gördük ne letâif çek-

