Page 107 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 107
Tasarruf 95
Senin varlığından dolayı onlar pek çok şeye cesaret edemez-
ler. İşin bir de bu yönünü hesab edin. Asıl olan burada in-
sanlara hizmettir.
dedi.
Efendim 1987 yılında Amasya’yı teşrif etmiş ve akşam bize mi-
safir olarak gelmişti. Görev yaptığım okula gitmek istedi. Ertesi gün
Amasya Atatürk Lisesi’nde Okul Aile Birliği’nin velilerle birlikte
bir toplantısı vardı. Atatürk Lisesi de Amasya’nın büyük bir oku-
luydu. Aynı zamanda yatılı kısmı ve üç bine yakın öğrencisi vardı.
O gün okulun en hengameli günüydü. Atatürk Lisesi Efendim’in
himmetleriyle Türkiye’nin sayılı liselerinin arasında yer alıyordu.
Efendim Amasya’ya o gelişinde üç dört gün kalmıştı. Ben de
“Efendim okulu çok hareketli zamanında görmesin” istiyordum.
Bunu da şundan istiyordum. Okul Aile Birliği tamamen kadınlardan
oluşuyordu ve kadınlar da Amasya’daki süslü, bol parfümlü, bakımlı
bacılarımızdı. Birlik bu tarz insanlar ile doluydu. Başarılı bir okul
olduğu için de seçkin öğrenciler tercih ediliyordu.
Sabah kahvaltıyı yaptık. Efendim’in Amasya’da birkaç gün ka-
lacağından haberim olduğu için kendilerine “Efendim, bugün değil
de mesela yarın gelseniz!” diye arz edecekken Efendim bana:
˗ Senin işin vardır, sen okuluna git. Ben saat 11.00 gibi okulda
seni ziyaret edeceğim. O makamda seni bizzat görmek isti-
yorum. Orada seni görmeye geleceğim.
dedi. Şimdi Efendim 11.00 diyor. 11.30 –12.00 arasında Okul Aile
Birliği üyeleri beni ziyaret edecekler ve üyelerin hepsi sosyetik in-
sanlar! Efendim böyle dediğine göre, tabii ki diyecek bir şey yoktu
artık.
˗ Efendim, o saatte ben gelirim, sizi götürürüm.
dedim. Efendim:
˗ Hocam, sen gelme. Ben buradan oraya geçerim.
dedi. Ben:
˗ Efendim, nasıl geleceksiniz? Ya benim gelmem lazım ya da
birini göndermem lazım. Efendim, benim gelmem daha iyi