Page 108 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 108
96 Gülden Bülbüllere
olur. Eğer siz hazır olunca bana bir işaret buyurursanız ben
hemen gelirim, okula birlikte gideriz.
deyince Efendim de:
˗ Hocam, ben 11.00 de hazır olacağım.
dedi.
Efendim’i 11:00’de aldım, okula götürdüm. Çok sayıda öğrenci
velisi de gelmişti ve okul ana baba günüydü. Okuldan içeriye girdik.
O zamanlarda da Atatürk Lisesi’nde büyüklerimizin himmetiyle as-
kerî disiplin hakimdi. Müdür dayandırılamayan bir okulmuş. Orada
on seneden fazla müdürlük yaptım. Okulda hizmetlilerden bir tane-
sini müdür odasının kapısına koyayım da içeriye kimseyi almasın
diye düşündüm. Sonra “İşi oluruna bırakalım. Efendim nasıl isterse
öyle yapsın!” diye bir düşünce kafamdan geçti. İçeriye girdik ve:
˗ Efendim, şöyle otursanız daha iyi olur.
diyerek makamı Efendim’e sundum. Efendim:
˗ Hocam, siz oraya oturun, ben buraya oturayım.
dedi. Ben:
˗ Efendim, ben böyle otursam!
dedim. Baktım, Efendim oraya geçmek istemiyor. Efendim daha
sonra:
˗ Hocam, El emru fevka’l edeb = Emir edebin üstündedir.
Oraya geç. Ben seni o makamda görmeye geldim.
buyurdu. Ben de emir üzerine makama geçtim. Bir müddet sonra
hizmetli gelip:
˗ Sayın müdürüm, Okul Aile Birliği Yönetim Kurulu size uğ-
ramak istiyorlar. Gelsinler mi?
dedi. Ben de Efendim’e baktım. Efendim:
˗ Tabii Hocam, gelsinler.
dedi. Onlar içeriye girdiler ve Efendim’i görünce ellerini de bana
uzatmadılar. Biz o zamanlar şeriat emirlerine daha sıkı sıkıya bağlı-
yız. Onların başkanı Orman Baş Müdürlüğü’ndeki bir arkadaşımızın
hanımıydı. O kardeşimiz;