Page 155 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 155
Tasarruf 143
˗ Ben zaten sizin hastalığınızı üzerime alıyorum. Nasıl vere-
yim? Benim işim gücüm yok, oturuyorum. Sizler lazımsı-
nız.
dedi. Bu esnada mahcup oldum, geri çekilip yerime oturdum.
***
Erzincan’daki vakıf binasının yapıldığı 1993 yılıydı. Tekke’de
Yunus Efendi vardı. Böyle ayağında mest, kanepede oturuyor, hiç
kimseyle konuşmuyordu. Sürekli geliyor, hatmelere katılıyor, otu-
ruyor, oturuyor ve gidiyordu. Ben de gençlik işte böyle gözüme kes-
tirdiğim büyüklerimize yaklaşır, kendilerinden istifade etmeye çalı-
şırdım. Aynı şekilde Yunus Efendi’ye yanaştım:
˗ Efendim bize biraz bu tarikat-ı aliyeden bahsedebilir misi-
niz? Ne gördünüz, ne işittiniz, bize tavsiyeleriniz nelerdir?
diye sordum. O suskun Amca başladı anlatmaya ve şunları söyledi:
˗ Paşam Hazretleriyle biz uzun yıllar birlikte olduk ve hizme-
tinde bulunmaya çalıştık. Paşam Hazretleri çok büyük bir
evliyaydı, nispeti de çok büyüktü. Kendisi sertabib-i âşı-
kandı. İhvana hastalıklar geldiği zaman müracaat edenin bu
hastalıklarını alır, atardı. Fakat kurban olayım, bu Abdurra-
him Efendi bir acayip. Çok büyük bir evliya, çok büyük bir
veli. Bu müridlerine gelen hastalıkları atmıyor, kendi üze-
rinde yaşıyor. Hâlbuki ne var ki! Bak, Paşam ne güzel geleni
atıyordu. Sen de atsana!
***
Efendim Hazretleri’ne şeker hastalığı nedeniyle doktorlar diyet
ve spor tavsiye ediyorlardı. Özellikle sabahları yürüyüş yapmasını
istiyorlardı. Mübarek, İncek dergâhının etrafı müsait olduğu için, sa-
bahları saat 8-9 civarı binadan çıkıyor, aşağıya iniyor, yukarı yola
doğru gidiyor, geliyor, etrafta yaklaşık 45 dakika yürüyüş yapı-
yordu. Hava serin olursa veya yürüyüş imkânı bulamazsa eline tes-
pih alıp Tekke’nin salonunda sayıyla tur atıyordu.
Bizim için bu yürüyüşler kendisinin peşine takılmak için fırsat
oluyordu. Böyle bir İncek yürüyüşünde peşine takıldığımda Efen-