Page 168 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 168
156 Gülden Bülbüllere
˗ Ben namazı seferi kılmıyorum. Dünyanın her yeri benim
evim, bir gün burada bir gün orada.
buyurdu. Bu arada sağ elinin başparmağının tırnağını gösteriyordu.
Onlar da:
˗ Efendim, sen nasıl kılarsan kıl, bizim için sana uymak şeref-
tir.
dediler. Hostesler büyük yer bezleri getirip uçağın ara bölmesinde
salon gibi boş bir yere serdiler. Uçak ahalisi önce dört rekât sünnet
sonra Efendim’in imamlığında ve bu acizin müezzinliğinde ikindi
namazının farzını kıldı. Efendim dua bitmeden “salaten tüncina” du-
asını okudu ve “el-Fatiha” dedi. Ben de “İyi, bu uygulamayı da gör-
dük!” dedim. Namazdan sonra yerimize oturduk.
Cemaatle kılınan namazdan sonra onlarla birlikte virdler okun-
madığı için “Bu uygulama bu namaz için böyle ise böyledir” deyip
başka şeylerle meşgul olmaya başladım. Tabii Efendim yanımday-
ken yalnız başıma vird okuyacak değildim. Fakat bir de baktım ki
Efendim kulağıma eğilmiş vaktin virdini okuyor. Ben de hemen
elimdekileri bıraktım ve virdi birlikte tamamladık.
Yolculuğun sonuna çok çabuk gelindi. Bu arada pilot uçuşla ilgili
bazı bilgiler verdi. Efendim:
˗ Kaç bin metreden uçmuşuz?
dedi sordu. Ben de açıkçası anlamamıştım ve cevap veremedim.
Efendim;
˗ 10 bin metredendir.
dedi. Böylece İngilizcemizi de boşa çıkardı, sonra toparlamaya ça-
lıştık.
Eyüp Amca ve Suriyeli Ahmet Ağabey bizi karşıladı ve Me-
dine’deki ziyaretlerimiz yoğun bir şekilde geçti.
Hac için Medine’den Mekke’ye gidiyoruz, yolda Efendim, Pey-
gamberimiz oldu. Nasıl oldu? Böyle şemailinde değişiklik yoktu.
Fakat Efendim’in gurbetten memleketine gelmiş biri gibi heyecanlı,
sevinçli bir hâli vardı. “Savaşlar yaptık, şurada durduk, bunlar oldu.”