Page 163 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 163

Tasarruf                                                151

          düştü ve boylu boyunca yere uzandı. Bu sefer yerde yuvarlanmaya
          ve bağırmaya başladı. Etrafındakiler ayağa kakıp kenara çekilmek
          zorunda kaldılar. Adam salonun içerisinde öyle sert yuvarlanıyordu
          ki ayakları birine çarpsa o adamı sakatlayacaktı. Bu arada elini de
          yere vurduğu için kolundaki saat piminden çıkıp fırladı. Servet Ağa-
          bey gazeli kesti. Efendim dahil herkes bu adamı takip ediyordu. Bu
          hareketler üç beş dakika kadar sürdü.
            Biz de bir yandan Efendim’e bakıyoruz, ne oluyor diye. Efendim
          hafifçe doğrulup:
              ˗  Yeter!
          diye seslenince adam fişi çekilmiş bir oyuncak gibi oraya yığıldı.
          Sonra:
              ˗  Buraya getirin.
          dedi. İki kişi adamın kollarına girdik, sürüyerek Efendimiz huzuruna
          getirdik. Bu arada adam korkmuş, nasıl ağlıyor! Efendim:
              ˗  Buna bir çay getirin.
          dedi. Hemen bir çay getirdik.

              ˗  Bak beyim, gözünü aç, etrafa bak, tamam bitti.
          dedi. Bu arada adam çayı aldı, bardağı yüzü Efendim’in yüzüne yö-
          nelik bir vaziyette başına dikti ve çayını içmeye başladı. O anda an-
          ladım ki bu adam ihvan değil. Adam biraz sakinleştikten sonra:
              ˗  Bana ne oldu, anladım. Valla bilerek yapmadım.
          diyerek konuşmaya başladı. Efendim:

              ˗  Tamam, senin bir suçun yok.
          dedi. Sonra adam:
              ˗  Ben de sizden ders almak istiyorum.
          dedi. Efendim de:
              ˗  Şimdi sakin ol, içeri geç, ihvanlarla tanış. Muhabbet edin,
                 yemek yiyin. Akşam sohbetimiz olur, ders tarifi veririz o za-
                 man alırsın.
   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167   168