Page 194 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 194

182                                         Gülden Bülbüllere

          dedi. Bunun üzerine kendisine:
              ˗  İşittiysen buraya kadar boşa yoruldun o zaman.
          dedim. Bildiği hâlde illa gelip beni konuşturmak istiyordu. Hazret-i
          Pir zahiren hayatta olsa da olmasa da haktır, velayeti de hayy, yani
          diridir. Efendim ders verirken, ahd ü misakımızı tazelerken verdiği-
          miz söz dahil tüm sözlerimizi tutmamız gerektiğini tenbihliyordu.
                                      ***

            Bir keresinde “Hamzalı Köyü’nde teveccüh var” dediler. Ancak
          Hayrettin Ağabey “Sakın teveccühe kimse gitmesin, Ankara’ya ya-
          sak.” dedi.
            Hamzalı Köyü Aydın’ın Nazilli İlçesi’nin bir köyü imiş. Ham-
          zalı’daki adresi, oraya nasıl gidileceğini vs. ihvanlara sordum. Fakat
          Hamzalı Köyü’nün Aydın’ın Nazilli İlçesi’nin bir köyü oluşundan
          başka bir bilgi elde edemedim. Otobüs terminaline gidip Aydın ta-
          rafına giden otobüslerden birine bilet aldım ve otobüse bindim. Bak-
          tım otobüs sabahleyin erken saatte varacak. Kimseye de bir şey de-
          medim.
            Gece beni yolda bir yerde indirdiler. Nereye gideceğimi bilmiyo-
          rum.  Yol  boyu  yürüyüp  etrafa  bakınıyorum.  Sonunda  üzerinde
          “Hamzalı” yazan bir yön tabelası gördüm ve sevindim. “Ben buraya
          giderim” dedim. Fakat tam o sırada karşı tarafta birbirine ters yöne
          bakan iki tabela gözüme ilişti. Üzerlerinde “Hamzalı 1” ve “Hamzalı
          2” yazıyordu. Aynı yön olsalar tamam da, tabelalar birbirlerine ters
          yöne bakıyorlardı. Şaşırdım. Sağdakine mi gidecektim, yoksa solda-
          kine mi? Kendi kendime “Allah tektir, teki sever” dedim ve “Ham-
          zalı 1” tabelasının işaret ettiği yöne doğru yürümeye başladım. Köye
          vardığımda dışarıda insan yoktu. Sağa sola doğru rastgele yürümeye
          başladım. Mahalle aralarında geçerken bir yeri gözüm kesti. Gittim,
          korkarak kapıyı çaldım. Tam kapıyı çaldığım anda arkamda bir ka-
          dın belirdi. Kadın:

              ˗  Hoş geldin. Efendim’e mi geldin?
          deyince, hamdolsun şükrolsun, içime öyle bir ferahlık geldi ki, ka-
          dına:
   189   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199