Page 195 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 195
Tasarruf 183
˗ Efendim burada mı?
diye sordum.
˗ He, yukarıda.
dedi. Hemen yukarı çıktım, kapıyı çaldım. Efendim Hazretleri de
dışarıdaymış zaten.
˗ Hoş geldin beyim. Nasılsın, iyi misin?
dedi. Ben de:
˗ İyiyim Efendim.
dedim. Sabah namazını henüz kılmamıştım. Efendim abdest aldık-
tan sonra çorabını, meshini giydirdik. Ev sahibi müezzinlik yaptı,
Efendim namazı kıldırdı. Böylelikle sabah namazını da Efendim’le
birlikte kılmak nasip oldu. Sonra beraber yürüyerek teveccüh olacak
yere gittik. Teveccüh bitince müsaade alıp Ankara’ya döndük. Efen-
dim’in muhabbeti sarınca akıl baştan gidiyordu ve Efendim zuhurat-
larla bizlere himmet ediyordu.
***
Askerken dayanamadım, firar edip Erzincan’a gittim. Mübarek
10 TL harçlık verdi. Ben “yok” dedim. Biraz durdu ve bu sefer “Ha”
deyip bir 10 lira daha çıkarttı, verdi. Sonra:
˗ Sen bu ikisini de al.
dedi. İkizimle beraber aynı yerde askerlik yapıyorduk. Mübarek iki-
sini de zorla verdi. Çünkü 10 lira bana, 10 lira ikizimeydi. Tabii, ben
hiçbir şey dememiştim, ama Efendim öyle takdir etmişti.
***
Ne olduysa bir gün İncek’te Hayrettin ve İbrahim Ağabeyler beni
Tekke’den kovmuşlardı. Ben de kızıp “Tekke sizin olsun.” dedim.
Artık Tekke’ye gitmemeye karar vermiştim. İçimden de bu olayı
Efendim’den biliyor ve onun burukluğunu yaşıyordum.
Tam o sırada Efendim Hazretleri, Mehmet Ağabey, Ertan Ağa-
bey ve Zafer Ağabey dükkâna geldiler. Oysa Efendim’in benim