Page 200 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 200

188                                         Gülden Bülbüllere

          Seracettin Amca’nın önüne atmış, yani onu fırçalamış. Tabii Sera-
          cettin Amca hemen oracıkta bayılmış. Efendim Seracettin Amca’yı
          diğer odaya alıp ayıltmış ve ona su vermiş. Seracettin Amca ayılınca
          Efendim  Seracettin  Amca’nın  kulağına  eğilip  “O Harun’a  söyle,
          onun anasını ağlatırım. Yeter artık!” demiş.
            Ben de o ara Ankara’ya gitmiş ve Ramazan Konuş’un kaldığı öğ-
          renci evinde bir müddet kalmıştım. O seyahatimde sarığı sadece Ra-
          mazan Konuş’a gösterdim, başka kimseye göstermedim. Ankara’da
          kaldığım sürece sarığı bir o kokluyordu, bir ben kokluyordum, bir
          gün o sarıkla yatıyordu, bir gün ben yatıyordum. Bursa’ya döndüm.
          Baktım ki sarık yüzünden ortalık yine karışmış. Seracettin Amca’nın
          evinde hatme vardı. Hatmeye gittiğimde bana:
              ˗  Harun Hoca, yeter artık! Sarık sendeymiş.
          dedi.

              ˗  Hayırdır Hacım?
          dedim. O da cevaben:
              ˗  Efendim “O Harun Hoca’ya söyle, anasını ağlatırım onun.
                 Yeter artık! Sarığı göndersin.” dedi.
          deyince, Ben de:
              ˗  Tamam.
          dedim. Ben böyle deyince hatmede ortalık bir karıştı. Millet bana
          saldırmaya kalktı. Orada canımızı zor kurtardık. Sarığı Seracettin
          Amca’ya verdim. Efendim ile Hacı Mazhar Amca oturuyorlarken
          Seracettin Amca sarığı götürüp Efendim’e vermiş ve:
              ˗  Efendim, sarığı bulduk bu sefer.
          demiş. Açmış Efendim sarığı:
              ˗  Ha, bu işte! Kimdeymiş?
          diye sormuş. Seracettin Amca:
              ˗  Efendim, Harun Hoca’daymış.
          demiş. Efendim de:
              ˗  O Harun Hoca’ya söyle, bu sarığı onun boynuna takar kıv-
                 randırırım. Onu ben attım!
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205