Page 205 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 205

Tasarruf                                                193

            Mübarek Efendim Hazretleri sohbet esnasında birden cüz-i irade,
          külli  irade  mevzusunu  gündeme  getirince  beynimden  vurulmuşa
          döndüm. Çünkü yıllardır bu sıkıntıyı içimden atamamış ve bu ko-
          nuyu hiç kimseye söylememiştim. Fakat Efendim Hazretleri tasar-
          ruflarıyla himmet buyurdular ve bu mevzuyu gönlümüzdeki sıkın-
          tıyı giderecek şekilde çok sade, çok nazik ve o kadar da güzel bir
          şekilde anlattılar. Buyurdular ki:
              ˗  Beyim, cüz-i irade farz edin ki bir otobüs durağına veya va-
                 pur iskelesine gidiyorsunuz. O otobüs durağına veya vapur
                 iskelesine kadar isterseniz yürüyerek gidersiniz, isterseniz
                 koşarak gidersiniz. Allah burada iradeyi size bırakmış. Ko-
                 şarak giderseniz on beş dakika, yürüyerek giderseniz yarım
                 saat sürer. Durağa geldiniz, otobüse veya vapura bindiniz.
                 Şimdi sizin otobüsün, vapurun içerisinde yürümeniz veya
                 koşmanız bir şey değiştirir mi? Değiştirmez, bu da külli ira-
                 dedir.
            İlk defa bu kadar sade, bu kadar güzel bir anlatımla karşı karşıya
          kalmış, çok mutlu olmuştum. Tabii lütufta bulundular ve biz o gece
          ders aldık. Rabbime sonsuz şükürler olsun, Mübarek tasarrufuyla
          sohbetinde gönlümüze takılan meselemizi anlatarak bizleri o kuyu-
          dan kurtardı ve bize bu kutlu yolu nasip etti.
                                      ***
            1979 yılında kardeşim Enver Hocamla beraber Erzincan’a git-
          miştik. Enver Hocam’a “Kardeş, gel, bir Erzincan’a gidelim” dedim.
          Biz Erzincan’a vardığımızda Muhterem Efendim Abdurrahim Rey-
          han Hazretleri Erzincan’a yapılan ilk tekkenin çatısında sarkan tah-
          taları kesiyordu. Hemen yukarı çıktım ve:
              ˗  Efendim, müsaade ederseniz kesebilir miyim?
          dedim.
              ˗  Beyim, siz yoldan geldiniz, yoruldunuz.
          buyurdular. Ben:
              ˗  Efendim, müsaade ederseniz kesebilir miyim?
          diye üsteleyince Efendim de testereyi elime verdi. Hiç unutmadığım
          bir an tabii. Hatırlayabildiğim kadarıyla on yedi tane tahtanın on altı
   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209   210