Page 274 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 274
262 Gülden Bülbüllere
Hasan Hüseyin Tunç
1992 yılıydı. Abdurrahim Reyhan Efendim Hazretleri Ankara
İncek’te sohbetleri esnasında Maraş’ta teveccüh yapılacağını
bildirdi ve teveccüh yapılacak mekân küçük olduğu için dışarıdan
kimsenin Maraş’a gelmemesini emretti. Biz de “Şeyh kapıdan kovsa
da mürid bacadan girermiş” deyip, altı ihvan Serçe marka arabayla
Ankara’dan Maraş’a gittik. Yolda sabah namazını kılmak için
durduğumuzda şoförümüz de abdest almaya geldi. Bunun üzerine:
˗ Ağabey, biz uyuduğumuz için abdest alıyoruz. Senin abdes-
tin vardır.
dediğimizde, bize:
˗ Yolda gelirken içim geçmiş. Ne kadar uyukladığımı hatırla-
mıyorum. Bir korna sesiyle kendime geldim.
dedi. Bu hâlde Maraş’a vardık. Teveccüh yapılacak ev bahçe içinde
küçük bir evdi. Birlikte geldiğimiz Maraşlı İbrahim Özkarcı
Ağabeyimizi Efendim Hazretleri’ne hizmet etmesi için içeri aldılar.
Biz içeri giremedik. Ama teveccühe katılmak için içimde hep bir
umut vardı. Fakat Efendim Hazretleri teveccühten önce kapıdan
çıktı ve sağ elini aşağıdan yukarı doğru hareket ettirerek “Sizlere
gelmeyin demedim mi! Neden geldiniz?” diyerek dışarıdaki
kalabalığa kızdı. Biz de çil yavrusu gibi dağıldık. Ev gerçekten
küçüktü. Kaçarken evin biraz uzağında ufacık bir tepenin üzerine
çıkmışım. Teveccühe katılamadığım için üzülmüştüm. Eve doğru
döndüm ve uzaktan evi seyrediyordum. O esnada Efendim
Hazretleri’nin mübarek seslerini ve teveccühte okuduğu her şeyi
dinlemeye başladım. Bu durum teveccüh bitene kadar devam etti.
Yanımda bulunan ihvanlara onların da Efendim Hazretleri’nin sesini
duyup duymadıklarını sorduğumda başka kimsenin bu sesleri
duymadığını anladım ve çok şaşırdım.
Efendim Hazretleri’nin emrine uymadığım için dışarıda
kalmıştım. Ama onu arzulayarak gittiğim için de beni mahzun
bırakmamıştı.