Page 278 - Gülden Bülbüllere Tasarruf - Abdurrahim Reyhan Erzincanî
P. 278

266                                         Gülden Bülbüllere

          dedim. Abdurrahim Efendim Hazretleri de:
              ˗  Duymuyorum. Gel, kulağıma söyle.
          buyurdu. Bunun üzerine yanına gittim, eğildim ve tane tane söyle-
          dim. Efendim Hazretleri kısık bir sesle:

              ˗  Boynu kesik Ali mi?
          diye sordu. Ali Dayı’nın boynunda kesik olduğunu bizimkilerden
          kimse bilmiyordu. Sonra öğrendik ki Ali Dayı eskiden boynundan
          ameliyat  olmuş.  Ama  bunu  Abdurrahim  Efendim  Hazretleri  bili-
          yordu. Tekrar:
              ˗  Efendim, elinize öpebilir miyim?
          diye sordum. Öyle tatlı güldü ki tarifi imkansızdı. Bir an gayrı ihti-
          yarî bir şekilde kafamı çevirdim ve Abdurrahim Efendim Hazretleri
          gülünce duvarın, duvardaki pencerenin, pencereden gözüken ağaç-
          ların ve gökyüzünün güldüklerini işittim. Sonra Efendim’in seslen-
          mesiyle kendime geldim. Bana:
              ˗  Öpebilirsin. Peki, öp!
          dedi. Eğilip sağ elinin avuç içini öptüm. Peygamber Efendimiz’in
          elini öpüyormuş gibi bir ruh hâline girdim. Kalbim birdenbire arı
          kuşunun kanat çırpması gibi atmaya başladı ve yerime oturana kadar
          kalbim bu şekilde atmaya devam etti. Bu esnada sanki vücudumdan
          bir şey fırlıyor, yukarı göklere çıkıyor ve geri dönüp tekrar vücu-
          duma giriyormuş gibi hâller yaşadım.
            O gün çok özel ve değişik sohbetler oldu. Tekke’nin şifalı ye-
          meklerinden  yedik.  Akşam  namaz  ve  sohbetten  sonra  sıra  Efen-
          dim’in ders vermesine gelmişti. Ben de ders tazeleyeceklerin arasına
          oturdum. Sohbetten önce bir ağabeyim benden Çankırı’dan çıkma-
          dan önce Vakıf’ın mescidinden aldığım tespihi istedi. Önce vermek
          istemedim.  Ama  sonra  Abdurrahim  Efendim  Hazretleri’nin ders
          alanlara tespih verdiği aklıma geldi. Hemen tesbihi o ağabeyin eline
          tutuşturup ders alacakların arasına oturdum. Efendim herkesin der-
          sini verdikten sonra:
              ˗  Ders tespihi olmayan var mı?
          diye sordu. Ben:
   273   274   275   276   277   278   279   280   281   282   283